Muzaffer Tunçel'in Evleri

  • 1031

    Boyut: 255 x 330mm (dikey)

    850 
  • 1030

    Boyut: 285 x 360mm (dikey)

    850 
  • 1029

    Boyut: 300 x 365mm (dikey)

    850 
  • 1028

    Boyut: 290 x 370mm (dikey)

    850 
  • 1027

    Boyut: 330 x 370mm (dikey)

    850 
  • 1026

    Boyut: 297 x 363mm (dikey)

    850 
  • 1025

    Boyut: 324 x 280mm (dikey)

    850 
  • 1024

    Boyut: 300 x 370mm (dikey)

    850 
  • 1023

    Boyut: 312 x 379mm (dikey)

    850 
  • 1022

    Boyut: 377 x 317mm (dikey)

    850 
  • 1021

    Boyut: 377 x 317mm (dikey)

    850 
  • 1020

    Boyut: 300 x 400 mm (dikey)

    850 

Muzaffer Tunçel Hakkında

Muzaffer Tunçel, 1944 yılında Beypazarı’nda, dört erkek çocuğun en küçüğü doğdu. Çocukluğunu Beypazarı’nda geçirdi.

Çocukluğunda arılarla ilgilenme fırsatı buldu. İlkokul zamanlarında arıları tanırken, propolis isimli maddeyi şekillendirerek çeşitli figürler yapmaya başladı. Hiç bilmediğimiz, görmediğimiz ve göremeyeceğimiz ilk sanat eserlerini bu şekilde yarattı.

Sonra aile Ankara’ya taşındı.

Üniversiteye ODTÜ Maden Mühendisliği bölümünde başladı ancak devam etmemeyi tercih etti. Daha zonra Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne girdi ve buradan 1969 yılında mezun oldu.

Askerliğini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde akademik hayata atıldı.

1971 yılında Eczacılık Fakültesi’nden tanışmış olduğu Neşe Tunçel’le evlendi ve 1972 yılında Barış Tunçel isimli bir oğlu oldu.

1975’te Analitik Kimya alanında doktorasını yaptı ve 1977 yılında Başar Tunçel isimli ikinci oğlu oldu.

1983’te doçentliğini aldı ve 1985 yılında Ankara Üniversitesi’nden Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne geçti. 1989’da da profesör oldu. 2011 yılında yaş haddinden emekliliğe ayrılarak profesyonel hayatını noktaladı.

Hayat gailesi sebebiyle bir türlü ilgilenme fırsatı bulamadığı sanatıyla ise ancak 1990 yılından itibaren yoğun olarak ilgilenmeye başladı ve evde, kiremit çamuruyla ev, insan figürleri yapmaya başladı. Bu çamur fırınlanmadığı için yaptığı eserler bir süre sonra kırılmaya başladı.

1993-1994 yıllarında seramik kurslarına gitti. Bu kurslarda nasıl çamur ve boya kullanması gerektiğini ve fırınlamayı öğrendi. Kase, kap gibi çeşitli eşyalar yaparak elini ve zihnini bu formata alıştırdı.

İtalya’da gördüğü, İtalyanca’da “kiremitler” anlamına gelen, “tegole” isimli kiremit üzerine yapılan ev figürleri çok ilgisini çekti. Benzer çalışmaları, kiremit üzerine değil de, seramiği tamamen kendisi hazırlayarak yaptı.

Sonrasında nihayet kendi tarzı olan otantik yapılara doğru yolculuk etmeye başladı. Beypazarı’ndan aşina olduğu eski evlere, bu evlerin önünde yufka açan, salça yapan kadınlara, dükkanlara doğru uzanan çalışmaları üç boyutlu, asılabilir ve gittikçe küçülerek güzelleşen çalışmalar takip etti.

Günümüzde formu ve rengiyle oturmuş bir Muzaffer Tunçel stili, çalışmalarına hakimdir. Beyaz ve şamotlu çamur üzerinde, yumuşak ve sakin fırça darbeleriyle verilmişçesine mütevazı bir detaylandırma ile boyut kazandırılmış; naif pastel tonlarla renklendirilmiş, tatlı bir rüya aleminden çıkmışçasına berrak evler ve mizansenler, adeta Muzaffer Tunçel’in alametifarikası haline gelmiştir. 1000 derecede fırınlanmış eserleri mermer kadar sert ve sağlam olmakla beraber, duvarda rahatlıkla asılı kalacak hafifliktedir.

Muzaffer Tunçel’in her biri türünün tek örneği 100’den fazla çalışması bulunuyor.